Bilinçsizlik ve Kȃr Hırsının Yarattığı Felaketlerin Sağlığımıza Daha Fazla Zarar Vermesi Engellenmelidir!
Giresun’un bağlı Şebinkarahisar ilçesinde NESKO Madencilik AŞ’ye ait kurşun-çinko-bakır maden ocaklarında kullanılan siyanür atıklarının ve Giresun’un diğer ilçelerindeki madenlerin atıklarının da taşınarak depolandığı flotasyon tesislerindeki havuzlar 18 Kasım 2021 günü patlamıştır. Patlamayla birlikte, cevher zenginleştirmede kullanılan kimyasal maddelerle kirlenmiş çamur, tesisin çevresinde bulunan dereye karışmış, derenin etrafında bulunan Yedikardeş köyüne ait bahçeleri kullanılamaz hale getirerek, Kelkit Çayı üzerinde bulunan Kılıçkaya Barajı’na ulaşmıştır.
Şebinkarahisar ilçesinde NESKO Madencilik AŞ’de meydana gelen olayın ardından maden atık sahasında inceleme yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi’nce hazırlanan raporda; Tesise ait 2 No’lu atık barajının gövdesinin bir kısmının yıkılarak, binlerce ton zehirli ağır minerallerin önce 1 No’lu baraja sonra da Darabul Deresi’ne döküldüğü belirtilmiş, atıkların dere sularıyla sürüklenerek 5 kilometre uzaklıktaki Kılıçkaya Barajı’na ulaştığı ve 4 bin 500 tondan fazla kimyasal atığın çevreye yayıldıktan sonra temizlendiği kaydedilmiştir. Raporda, tesisin yapıldığı yerin doğru seçilmediği, karayolu ve su kaynaklarına yakın olduğu, Türkiye’nin deprem kuşağında olması nedeniyle orta ölçekli depremlerde dahi bu tür tesislerin büyük felaketlere zemin oluşturabileceği görüşüne de yer verilmiştir.
Türkiye daha bu felaket ile yüzleşmeden 11 Aralık 2021 tarihinde Ayvalık – Karaayıt Köyü yakınlarında bulunan BİLFER Madenciliğe ait demir madeni atık depolama alanı çökmüş ve atıklar alanın hemen yanındaki Madra Barajı’na ulaşmıştır.
Madra Barajı’na sıfır konumda bulunan atık depolama alanında Ocak 2021’de de bir çökme meydana gelmiş ve çok geniş bir alan bu felaketten etkilenmiştir. Bu felakete rağmen şirket kapasite artırımı talebinde bulunmuş ve bakanlık kapasite artırımının çevreye karşı bir risk teşkil etmediğini “düşünerek” ÇED OLUMLU kararı vermiştir. ÇED OLUMLU kararı verilen bir tesisin patlaması sonucu zehirli atıklar Dikili, Bergama, Ayvalık ve Altınova ilçelerinin içme ve tarım suyunu karşılayan Madra Barajı’na karışmaktadır.
Günümüzdeki ÇED yönetmeliğine göre böyle bir baraj yakınında bulunan maden pasa alanının faaliyeti mümkün değil iken, Yetkililer bilinen bütün risklere karşın bunun müktesep bir hak olduğunu söyleyerek herhangi bir girişimde bulunmamaktadır. Felaket öncesinde de maden faaliyetleri yer altı sularını kirletmeye devam etmektedir. Çevrede bulunan altı köyün sularında arsenik oranı ölçümlerde yüksek bulunmuştur.
Bugüne kadar Türkiye’nin pek çok bölgesinde olduğu gibi, felaketlerin yaşandığı bu bölgelerde de yöre halkı, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri tarafından yapılan sözlü ve yazılı uyarıların dikkate alınmaması sonucu bu çevre felaketleri oluşmuştur.
Halk sağlığı için önemli bir tehdit oluşturan bu tür madenlerin atık bileşiminde siyanür, arsenik, antimon, bakır, cıva, çinko, kadmiyum, krom, kurşun, kükürt, demir gibi ağır metaller bulunmaktadır.
Bilinen bir karsinojen olan ve çoğu suda çözünebilen arsenik bileşikleri sindirim yolu ile vücuda alınabilir. Yüksek miktarda öldürücü olabilen arseniğe düşük düzeylerde maruz kalmak bulantı, kusma ve ishale, kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin yapımında düşmeye, kalp ritminde bozulmaya, kan damarlarında patolojilere, el ve ayaklarda iğnelenme ve karıncalanma hissedilmesine neden olabilir. Uzun süre maruziyet durumunda ciltte kararmaya, el ve ayaklarda ve gövdede siğil ve kabarmaların olmasına neden olabilir. Doğrudan cilt teması kızarma ve şişmelere neden olabilir.
Su yüzeyinde hidrojen siyanür (HCN) formuna dönüşüp buharlaşabilen siyanür, toprağı, toprak aracılığı ile yeraltı sularını kirletir ve kirli toprakta yetişen bitkilere bulaşabilir. Siyanür havadan, içme sularından, toprağa değen cilt yoluyla ve siyanür bulaşmış yiyeceklerin yenmesi yoluyla vücuda alınabilir. Solunum yoluyla alınan yüksek miktarda siyanürün insan için son derece zararlı olması yanında düşük düzeyde siyanüre uzun süre maruz kalma sonunda solunum güçlükleri, kalp ağrısı, kusma, kan değişiklikleri, baş ağrısı ve tiroid bezinde büyüme ortaya çıkabilir.
Zehirli atık depo alanlarından gerçekleşen sızıntı ve taşmalar sonucunda suya ve toprağa karışabilen kadmiyum, bulaşmış yiyeceklerin yenmesiyle, kadmiyumla kirlenmiş suların içilmesiyle vücuda alınabilir. Hava, su ya da besinler yoluyla düşük düzeyde kadmiyuma uzun süre maruziyet sonucunda kadmiyum böbreklerde birikir ve böbrek hastalıklarına neden olabilir. Akciğerde hasar ve kemiklerin kırılganlığının artması diğer etkileridir.
Toprak partiküllerine sıkıca yapışan ve topraktan küçük miktarlarda sulara karışabilen krom sindirim yoluyla yüksek düzeylerde alınırsa mide şikayetleri ve ülsere, konvülsiyonlara, böbrek ve karaciğer hastalıklarına neden olabilir. Cilde temas durumunda cilt ülserleri ve ciltte alerjik reaksiyonlara yol açabilir.
Toprak ve suda uzun süre kalabilen kurşun, vücuda havadan solunarak, içme suları ve besinlerle alınabilir. Kurşun vücuttaki hemen hemen tüm organ ve dokuları etkilemektedir. En duyarlı sistem, özellikle de çocuklar için, merkezi sinir sistemidir. Kurşun ayrıca böbreklerde ve bağışıklık sisteminde de hasara neden olur. Etkiler kurşunun solunum ya da sindirim yoluyla alınmış olmasına göre değişiklik göstermez.
Çevreye yayılan cıva hava, toprak ve suda bulunabilir. Solunum ve sindirim yoluyla vücuda alınabilir. Sinir sistemi cıvanın tüm formlarına karşı çok duyarlıdır. Yüksek miktarlarda maruziyet beyinde, böbreklerde ve fetus gelişiminde kalıcı zararlara neden olabilir.
Şebinkarahisar’da flotasyon tesislerindeki havuzların patlaması, Ayvalık Karaayıt Köyü’nde maden pasa alanının patlaması tüm flora ve faunaya zarar vermiş ve toprak, bitki örtüsü ve sular bu tür ağır metallerle kontamine olmuş ve zehirlenmiştir.
Madenlere ait flotasyon tesisleri ve pasa alanlarında gerekli önlemlerin ilgili bakanlıklar tarafından alınması sağlanmalı, sürekli ve düzenli kontrolleri yapılmalıdır. BİLFER Madenciliğe ait tesisler gibi eski olan tesisler gözden geçirilmeli, gerekli iyileştirmeler yapılmalı, ömrünü tamamlamış olanların kapatılması sağlanmalıdır. Bunun yanında Kelkit Çayı’nın ve Madra Barajı’nın suladığı alanlarda bulunan tüm yerleşim yerlerindeki vatandaşların ağır metallerle ilgili uyarılması ve bilgilendirilmesi gerekmektedir. Kelkit Çayı, Kılıçkaya Barajı, Suat Uğurlu Barajı ve Çamlıca Barajı’ndan ve Ayvalık Madra Barajı’ndan su alan tüm alanlardan düzenli olarak su numuneleri alınarak ağır metal düzeyleri izlenmeli ve sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
*HASUDER Çevre Sağlığı Çalışma Grubu adına Prof. Dr. Burcu Tokuç tarafından hazırlanmıştır.