18 ARALIK ULUSLARARASI GÖÇMENLER GÜNÜ
18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü’nün tarihçesi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1990 yılında imzalanan Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme ’sine kadar uzanmaktadır. Türkiye tarafından 2001 yılında onaylanan bu sözleşmenin birinci maddesindeki “…cinsiyet, ırk, renk, dil, din veya inanç, siyasal veya diğer görüş, millî, etnik veya sosyal köken, tabiiyet, yaş, ekonomik durum, mülkiyet, medenî hal, doğum veya diğer statüler açısından hiçbir farklılık gözetilmeksizin, tüm göçmen işçilere ve ailelerine uygulanır.” ifadesi, göç konusunda çalışmayı ve savunuculuğu uğraş edinen herkese, insan hakları ilkelerinden biri olan evrensellik ilkesini bir kez daha hatırlatmaktadır. 1990 yılından itibaren giderek artan göç hareketliliğine ve bu doğrultuda çoğalan gereksinimlere sessiz kalamayan Birleşmiş Milletler, 4 Aralık 2000 tarihinde gerçekleşen Genel Kurul’da, 18 Aralık Gününü, Uluslararası Göçmenler Günü olarak ilan etmiştir. Bu yılın teması ise İnsan Hareketliliğini Yeniden Tasarlamak (Reimagining Human Mobility) olarak belirlenmiş ve temaya özgü içerik şu şekilde açıklanmıştır; “Göç bir gereklilik değil, bir seçim olmalıdır. Herkes için güvenli ve onurlu bir göç taahhüdümüzü, bu önemli günde bir kez daha yeniden teyit edelim.”
Birleşmiş Milletlerin sunduğu 2019 yılı verilerine göre dünyada herhangi bir nedenle göç eden ya da etmek zorunda bırakılan 272 milyon göçmen bulunmaktadır. Bu 272 milyonun yaklaşık 38 milyonunun çocuk yaştaki göçmenlerden ve 164 milyonunun göçmen işçilerden oluştuğu belirtilmektedir. Türkiye, komşu ülkelerde artan çatışma ve savaşlar nedeni ile farklı nedenlerle göç eden birçok kişiye ev sahipliği yapmaktadır. 2020 yılı itibari ile Türkiye’de yaklaşık 5 milyondan fazla uluslararası göçmen bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre Türkiye yaklaşık 4 milyon mülteciyi barındırarak dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkedir. Sayıların artması ile ülkede yaşayan göçmen ve mültecilerin barınma, sağlık veya istihdam gibi haklara erişimi halk sağlığını etkileyen konular olarak güncelliğini korumaktadır. Tüm insanlık, 2020 yılının başından itibaren COVID-19 pandemisiyle birlikte bu hakların herkes için erişilebilir olmasının öneminin nasıl tüm halkları ve dünyayı etkilediğine yakından şahitlik etmektedir.
COVID-19 pandemisini yaşadığımız bu günlerde zorunlu göçten etkilenen ve savunmasız grupta yer alan göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişiminin, halk sağlığını korumak için güçlendirilmesi gereğini vurgulamamıza ihtiyaç vardır. Bu konuda yapılacak çalışmaların çok disiplinli bir yaklaşımla ele alınmasının önemine ayrıca değinmeliyiz. Türkiye Halk Sağlığı Uzmanları Derneği olarak, gerek savunmasız grupların sağlığının korunması ve geliştirilmesi gerekse sağlığın sosyal belirleyicilerinin değerlendirilmesi konusunda azami önem göstereceğimizi ve çalışmalarımızı özveriyle yürüteceğimizi kamuoyuna bir kez daha saygıyla sunmak isteriz.