06.08.2020
Çok zor günlerden geçiyoruz.
Halkın sağlığından kaygılıyız.
Oysa, Mayıs ayının sonunda olgularımızın ikili basamaklara inmesini ve sonra da rahat bir yaz dönemi geçirmeyi umuyorduk. Öyle olmadı. 11 Mayıs’ta başlayan ve 1 Haziran itibari ile her sektörde yaşanan açılımlar ile yeniden normalleşme süreci iyi yürütülemedi. Minik adımlarla ilerlenilemedi. Epidemiyolojik kanıtlara bakıp gerekirse bir adım geri atıp, sonra tekrar ilerleme gerçekleştirilemedi. Halkımıza bu dönemin eskisi gibi olamayacağını iyi anlatılamadı.
Sağlık Bakanlığı, ülkemizin sağlık hizmetlerinin sorumlusu olarak Ocak ayından itibaren süreci yürütmeye çalıştı. 2019 yılında güncellenen influenza ile ilgili hazırlıklar ve kurulmuş kurullar sürece iyi başlamamızı sağladı. Bilimsel Danışma Kurulu kurularak bilimin rehberliğinde yol alındı. İl pandemi kurullarının bazı illerde sürece önemli katkısı oldu. Topluma sınırlılıkları olsa da düzenli bilgi verildi. Gereksinimlere göre yeni kurullar, yeni yazılımlar, yeni araçlar geliştirilmeye çalışıldı. Hep beraber, dünyayı da izledik. Bazen özendik. Bilimsel enstitülerin varlığı, verilerin şeffaf paylaşımı, aşı çalışmalarında alınan yollar için. Bazen de “çok şükür” dedik. Kamusal sağlık hizmetinin varlığı, herkesin tedaviye ulaşımının sağlandığı için. Göğsümüz kabardı. Yurtdışından getirilen uçak dolusu yurttaşlardaki mutluluk, kavuşmalar ya da geliştirilen yerli malı ventilatörlerle.
Yaşananlarda çok emek vardı.
Başta sağlık çalışanlarının, güvenlik görevlilerinin, polislerin, basın emekçilerinin… Aylarca evde kalan yaşlılarımızın. Okullarından ayrı kalan çocukların. Evde hem ebeveyn hem de öğretmen olan anne babalarımızın. Dükkanı kapanan kahvecinin, bakkalın, mahallelinin. Herkesin az/çok olsa emeğinin olduğu bir süreçti. İnanmıştık, karşımızda ortak bir düşman vardı ve ancak birlikte var olabilirdik.
Kayıplarımız oldu. Turkuaz ekranda onlar birer sayı olsa da birer can olduğunu biliyorduk. Ama işler iyi gidiyordu. Salgını kontrol almaya başladığımızı düşünüyorduk. Sağlık Bakanımız çıkınca bize iyi geliyordu. Babacan tavrı güven veriyordu. Yaz da geliyordu. Dış ortamlarda daha rahat günler bekliyordu bizi.
Ama olmadı.
Şimdi olan bitene bakarken içimiz acıyor.
İçimiz acısa da nerede yanlış yaptık, neyi daha iyi yapabilirdik sorularını yanıtlamalıyız. Halk sağlıkçılar ve HASUDER olarak, bu konularda raporlar yazdık, görüşler bildirdik. Ne yazık ki yeterli karşılık bulamadık. Oysa ancak bu yanıtlar sonrası ileriye bakabiliriz.
İşte tam da bu nedenle, HASUDER olarak bir kez daha uzmanlık alanımızın bizlere yüklediği sorumluluk doğrultusunda COVID-19’nun ülkemizde yönetim süreci ile ilgili görüşlerimizi paylaşıyoruz.
Bu kapsamda en önemli 10 tespit ve bu konulardaki önerilerimiz aşağıda verilmiştir:
Burada yer vermediğimiz çok önemli bir konuda okulların açılmasıdır. Bu üzerinde Çocuk Sağlığı Çalışma Grubumuz bir hazırlık içerisindedir. En kısa zamanda önerileri kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bu aşamada, her türlü iş kolundaki önlemler çocuklarımızın okula gitmesinin sağlanması amacıyla hayata geçirilmelidir. Bunun için verilere bakarak hangi iş kolu en riskli bulunuyorsa, önemler alınmalı ve gerekiyorsa o işkolu bir süreliğine askıya alınmalıdır. Okullara fiziksel alt yapı, araç ve malzeme sağlanması için gereken kamusal bütçe sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığımızın bu konuda özel bir çalışmayı Milli Eğitim Bakanlığı ile sürdürmekte olduğunu biliyoruz ve çok önemsiyoruz. Ayrıca yine bu yıl için influenza ile ilgili aşı talebinin geçen yıllara göre çok daha fazla miktarda yapıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu çok stratejik ve değerli bir müdahaledir. Bu aşının öğretmenlere özellikle uygulanmasını önemli buluyoruz.
Artık şunu biliyoruz, uzun süre yüksek olgu sayılarını ne sağlık altyapısı, ne sağlık personeli, ne ekonomi ve ne de toplum hayatının farklı dinamikleri kaldırabilir. Bir an önce olgu sayıları düşürülmelidir.
Dış ortamlar kapalı ortamlardan çok daha güvenli olduğunu biliyoruz. Sonbahar ve sonrasındaki kış için açık ortamlarla ilgili son şansı kullanıyoruz. Halkımızın farkındalığının arttırılması çok önemlidir. Hepimizi birbirimizin yol arkadaşıyız. Bu nedenle, halkımıza pandeminin önemi bir kez daha ve bir kez daha anlatılmalıdır. Gençlere, çocuklara başta olmak üzere tüm yaş gruplarına, farklı kültürel yapılara ulaşmanın bir yolunu bulmalıyız. Bu konuda yaratıcı fikirleri hayata geçirmeliyiz. Devletimizin elindeki her insan gücü, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, öğretmenlerimiz, imamlarımız ve elbet niceleri bu seferberlikte yer almalıdır. Yerelde, her ilin ilçenin koşullarına göre bu insan gücü ve süreçler ulusal rehberler yol göstericiliğinde yönetilmelidir.
Hepimize, en çok da yöneticilerimize sorumluluk düşüyor. Salgının yıkımını önlemek, halkın salgın yönetiminin önerilerine güvenmesini sağlamak devleti yönetenlerin sorumluluğudur.Salgın yönetiminin birçok yönü olduğunu anlıyoruz. Sağlık, ekonomik, sosyal boyutlarının çok farklı dinamikleri bulunmaktadır. Elbette, yöneticilerin hepsini düşünme sorumluluğu vardır. Onların değerlendirmeler yapmaları, önceliklendirmeleri, açılma ya da yeniden kapanma kararları almaları gerekecektir. Bu süreçte bilim en önemli güçleridir. Bu zorlu görevlerinde ancak işbirliği ve danışma içinde, karşılıklı güvenle ilerlenebilir ve istenilen sonuçlar alınabilir.
Biz Halk Sağlıkçıyız. Devletimiz bizi yıllarca bugünler için eğitti. Salgın yönetimini bilimsel anlamda eğitimimiz sırasında alırız. Sonra da bu bilgileri öğrencilerimize aktarırız. Şimdi söyleyeceklerimiz her zamankinden de önem taşıyor. Yöneticilerimizden bize bu sefer kulak vermelerini istiyoruz.
Hepimiz aynı gemideyiz. Ancak hep birlikte başarabiliriz. Umudumuz tek tek her birimizin vereceğin katkı ve bunun sağlanması güvence altına alan bir yönetsel erktir.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER)
1 İçişleri Bakanlığının 11/05/2020 tarih E.7809 sayılı ve 02/06/2020 tarih E.153 sayılı yazıları
2 İçişleri Bakanlığı 30/07/2020 tarih ve 12682 sayılı Covid-19 Ek Tedbirler konulu genelgesiPdf Formatında indirmek için tıklayınızİndir