Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından 1968 yılından bu yana her beş yılda bir düzenli olarak ülke çapında yürütülen nüfus araştırmalarının sonuncusu, 2018 yılında Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA-2018) olarak gerçekleştirilmiş ve sonuçları kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu araştırmalar, Türkiye’de üreme sağlığında var olan durumu yıllar itibariyle karşılaştırma ve geleceğe dönük değerlendirmede bulunmayı sağlayan önemli bir ulusal veri kaynağıdır.
2018 TNSA sonuçlarında dikkate değer sonuçlar aşağıda başlıklar halinde vurgulanmıştır:
Dört evlilikten biri akraba evliliğidir: TNSA 2018’de, 20-24 yaşlarındaki evlenmiş kadınların %24’ü eşleriyle akraba olduklarını beyan etmişlerdir. Bu durum, çocuk sağlığına yönelik önemli bir risk oluşturmaktadır.
Çok eşlilik vardır: TNSA 2018’te halen evli kadınların %2’si eşlerinin kendilerinden başka eşleri de olduğunu beyan etmiştir. Bu veri özellikle kadının statüsü açısından önemli bir risk faktörüdür.
Toplam doğurganlık hızı: Türkiye için toplam doğurganlık hızı kadın başına 2,3 çocuktur (kentsel alanlarda 2,2 çocuk, kırsal alanlarda 2,8 çocuk). En yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş grubunda olduğu saptanmıştır. 2008 ve 2013 TNSA sonuçları da dikkate alındığında Türkiye’de toplam doğurganlık hızının durağanlaştığı görülmektedir.
Kadınların yarısından fazlası başka çocuk sahibi olmak istemiyor: Araştırma sonuçlarına göre, kadınların %53’ü, şu anda sahip olduğundan daha fazla çocuk sahibi olmak istemediğini belirtmiştir. Buna %14’lük “daha sonra gebelik isteyenleri” de eklediğimizde, kadınların yaklaşık %70’inin gebelik istemediği görülmektedir.
Doğum öncesi bakım ve sağlık kuruluşunda doğumlar: Araştırma sonuçlarına göre, gebelerin %96’sı doğum öncesi bakım hizmeti almakta, (bunların %90’ı dört ve daha fazla sayıda bakım olmak üzere) %99’u ise doğumlarını bir sağlık kuruluşunda yapmaktadır. Ancak, bu oranlarda kır-kent ve doğu-batı bölgeleri arasında farklılık büyüktür.
Sezaryen doğumlar artıyor: Araştırma sonuçlarına göre hastane doğumları yıllar itibarıyla artış gösterir iken sezaryen doğumların artması son derece dikkat çekicidir. 2018 TNSA sonuçlarına göre doğumların yarısından fazlası (%52)sezaryen doğumlardır.
Çocuk yaşta ve erken evlilikler, adölesan gebelikler hala bir sorun: Adölesan gebeliklerin anne ve çocuk sağlığına olumsuz etkilerinin yanı sıra bu kadınların eğitim ve iş olanaklarına erişimlerinin sorun olması bilinen bir gerçektir. 2018 TNSA’da 15-19 yaş grubundaki kadınların %4’ünün çocuk doğurmaya başlamış olduğu saptanmıştır.
Riskli gebelikler hala çok yüksek: Anne ve çocuk sağlığına olumsuz etkileri ve ölümlülük açısından yüksek riskli gebelikler hala yaygın olarak görülmektedir. Son beş yılda doğum yapan kadınların %27’si tekli yüksek risk kategorisinde, %9’u ise daha da riskli olan çoklu yüksek risk kategorisindedir.
İsteyerek ve kendiliğinden düşükler önceki yıllara benzer düzeydedir: Araştırmaya göre, kendiliğinden düşükler yüz gebelikte 13, isteyerek düşükler ise yüz gebelikte 6’dır.
Modern aile planlaması yöntem kullanımında küçük de olsa bir artış var: 2018 TNSA sonuçlarına göre, 15-49 yaş arasındaki evli kadınlardan %70’i herhangi bir yöntem (%49’u modern, % 21’i geleneksel yöntem) kullanmaktadır. Daha önceki yıllar ile karşılaştırıldığında, en fazla kullanılan gebeliği önleyici yöntem olan geri çekme yöntemi %26’dan %20’ye düşmüştür. Bunun yanında toplam modern yöntem (kondom, Hap, RİA vb) kullanımı %1.5’lik bir artış göstermiştir.
En çok kullanılan modern yöntem artık kondom: Bundan önceki senelerde en fazla kullanılan modern gebeliği önleme yöntemi olan rahim içi araç (RİA) kullanımı son beş yılda %20’den %14’e düşmüştür. Bu düşüşe paralel olarak kondom kullanımı %16’dan %19’a yükselerek Türkiye’de en fazla kullanılan modern yöntem olmuştur.
Hap ve tüp ligasyonu oranlarında da büyük bir değişiklik yok: Uzun yıllardır %5 düzeyinde gerçekleşen gebeliği önleyici hap kullanımı 2018 yılında da %5 olarak tespit edilmiştir. Tüp ligasyonu oranı ise son 2 araştırmada olduğu gibi %1’lik küçük bir artışla %10 düzeyine çıkmıştır.
Karşılanamayan aile planlaması ihtiyacı iki katına çıktı:2013 TNSA’da %6 olarak gerçekleşen karşılanamayan aile planlaması ihtiyacının (halen sahip olduğundan başka çocuk sahibi olmak istemediği halde hiçbir yöntem ile de korunmayan kadınların yüzdesi) 2018 sonuçlarında ikiye katlayarak %12’ye çıktığı görülmüştür. Oldukça önemli olan bu artışın nedenleri son yıllarda Aile Planlaması hizmetlerine erişimin azalmış olmasıdır.
TNSA 2018’in en önemli yeniliği geniş bir Suriyeli göçmen örnekleminin de araştırma kapsamına alınmış olmasıdır.Suriyeli göçmenlerin aile planlaması davranışlarını Türkiye verileri ile kıyasladığımızda şu sonuçlar göze çarpmaktadır:
Suriyeli kadınların yöntem bilgisinde bir farklılık yok:Hem Türkiyeli hem de Suriyeli göçmen kadınlar arasında herhangi bir gebeliği önleyici yöntem bilme oranı %99 dolaylarında olup bir farklılık bulunmamaktadır.
Suriyeli kadınlarda herhangi bir yöntem kullanan kadınların oranı %43: Türkiye örnekleminde %70 olarak gerçekleşen bu oran Suriyeli göçmenler arasında %43’dür. %43 içerisinde geleneksel yöntem kullananların oranı %19’ken modern yöntem kullananların oranı %24’dür.
Suriyeli kadınlarda en fazla kullanılan modern yöntem RİA: Suriyeli kadınların gebeliği önleyici modern yöntem kullanım tercihlerini incelediğimizde rahim içi aracın %13 ile en fazla kullanıldığını görüyoruz. Bunu %6 ile hap izlerken, kondom ve tüp ligasyonu oranları %2’dir. Türkiye verileri ile kıyasladığımızda RİA ve hap oranlarında büyük bir farklılık gözlenmezken kondom ve tüp ligasyonu Suriyeli göçmenler arasında oldukça az kullanıldığı ortaya çıkmaktadır.
Suriyeli kadınlarda karşılanamayan aile planlaması ihtiyacı %21’dir: Suriyeli kadınlarda toplam doğurganlık hızı 5.3 ve aile planlaması kullanım oranı %43 olan örneklemde karşılanmamış aile planlaması ihtiyacının %21 olduğu görülmektedir.
* Bu değerlendirme metni HASUDER adına Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır.