İstatistik yapmayı kolaylaştıran paket programlar, veri biliminin popularite kazanması ve açık kaynaklardan internet aracılığıyla büyük veri tabanlarına erişmek olanağı yaratarak pandemi sürveyansında matematik çözümleme ve raporlamalar yapmak üzere araştırmacıları cesaretlendirmektedir. Bu çözümleme ve raporlamalar, sağlık bilimleri alanında uzman bilim insanları ile eşgüdüm – etkileşim içinde inter-disipliner çalışmalara kapı açmakta ve bilime katkıda bulunmaktayken, raporlayanların kişisel yaklaşımlarına bağlı olarak yaşamdan kopuk, spekülatif bilgiler de üretebilmekte, dezenformasyona ve infodemiye katkıda bulunabilmektedir.
Soyut bir bilim ya da materyal sayım aracı olarak öğrenilmiş matematiğin tıp ve sağlık bilimlerinde yaşamsal olayların incelenmesinde kişiyi, hayatı ve etiği katarak aldığı biçim olarak epidemiyoloji salt matematik olmaktan çok uzaktır. Yaşamsal olayların, sağlık hizmetlerinin, bağışıklama hizmetlerinin akademik eğitim konusu olan alanlarında birikimi olmayanların veri işleme iştahı ve görünür olma güdüsü, alanın doğasında olmayan değişkenleri/belirleyicileri üretme- uydurma ve açık bilgi kaynaklarından paylaşmaları, pandemik yeni koronavirüs hastalığının yıkıcı etkisine infodeminin konfüzyonunu eklemekte, toplum üzerinde yaşamsal ölçüde zarar verici etkiler doğurmaktadır.
Bu tür çalışmalar, bağışıklama ve hastalık yönetimi sürveyansında yer almayan, yani geçerli olmayan (uydurma) değişkenlerle, kimi kesit (cut-off) değerleri üreterek matematiğin bulgularını, biyolojik olarak geçerliğini değerlendirmekten uzak algılarla yorumlayarak kullanılmakta olan COVID-19 aşıların etkisini sözde değerlendirerek, bilimsel akran değerlendirme süreciyle elde edilmiş güvenilir ve geçerli bilgileri, geçersiz kılma iddiası taşıyabiliyorlar. Oysa aşı geliştirme araştırmaları uzun soluklu süreçlerden geçerek, uygulama sonuçları milyarlarca doz aşının yapılmışlığı, sayısız hasta, onbinlerce hastaneye yatış ve ölüm üzerinden elde edilen verilerle hesaplanmıştır.
Yeni Koronavirüs Hastalığı Aşıyla Önlenebilir Bir Hastalıktır.
Yeni Koronavirüs Hastalığına ve hastalığın yol açtığı etkilere karşı aşılar etkin ve aşılama programları etkilidir.
Uluslararası Sağlık Ölçümleri Enstitüsü’nün (Institute for Health Metrics and Evaluation, IHME) 09 Ağustos 2021 tarihinde, aşı araştırmalarının bulgularına ek olarak kimi Halk Sağlığı
Kurumlarının verilerine göre güncellediği değerlendirmede ülkemizde kullanılan Biontech ve CoronaVac aşılarıyla, kullanılmak üzere olduğu duyurulan Sputnik V koronavirüs aşılarının tam aşılılarında enfeksiyon ve hastalıktan koruma düzeyleri paylaşılmıştır. Farklı aşıların hastaneye yatış ve ölüme neden olan hastalanmaya karşı ve enfeksiyona duyarlılığı azaltıcı etkisi tabloda gösterilmiştir.
Ülkemizde illere göre birinci doz aşılanma hızı ile haftalık Yeni Koronavirüs Hastalığı insidansı (yeni vaka (PCR +) görülme sıklığı) arasındaki korelasyonun incelendiği bir çalışmada (2) iller arasında aşılanma hızı ile haftalık insidans arasında negatif yönlü bir korelasyonun olduğu ve korelasyon gücünün ilerleyen haftalarda arttığı değerlendirilmektedir. Bu sonuca göre, illerde COVID-19 aşılarıyla aşılama hızı ne kadar yüksek ise, haftalık COVID-19 insidansı da o kadar düşük görülmektedir. Tablo 2’de haftalara göre korelasyon katsayıları görülmektedir. Şekil 1’de 10-16 Tammuz, Şekil 2’de de 21-27 Ağustos haftası korelasyon grafiği görülmektedir.
Şekil 1. 10-16 Temmuz haftası korelasyon grafiği
COVID-19 aşılamaları aşıya erken erişen aşı üreticisi/varsıl ülkelerde 2020 Aralık, Türkiye’de 2021 Ocak ayında başlamıştır. Aşılanma başladıktan sonra Almanya ve Birleşik Krallık’ta da hastalanma sayılarında olan artışla paralel olarak artmayan ölüm sayıları aşılamanın etkisini göstermektedir. Zaman içinde aşılananların sayısındaki artış ve ikinci doz aşılama ile sağlanan bağışıklıkla birlikte ölümlerde azalma görülmektedir (Şekil 3 ve Şekil 4).
Şekil 3. Almanya’da Yeni Koronavirüs enfeksiyonu olgularının ve ölümlerin zamana göre dağılımı (3)
Türkiye’de hastaneye yatırılma ve ölüm verileri tanımlayıcı özelliklerine göre raporlanıp bilim çevreleri ve kamuoyuyla paylaşılmadığı için ulusal düzeyde aşılamanın etkisini değerlendirmek güçtür. Ancak, TTB tarafından belirlenen Yeni Koronavirüs nedeniyle olan hekim ölümlerinin zamana göre dağılımı çalışması (5) aşılamanın başladığı Ocak 2021’den sonra ölümlerin belirgin olarak azaldığına işaret etmektedir (Şekil 4).
Mücadeleye toplumu katmak için Dünya Sağlık Örgütü, pandeminin başında yayınladığı rehberlerde aşağıdaki önerilerde bulunmuştur: (6-9)
Kanıta dayalı politika üretilebilmesi için sürveyans verilerinin zamanında analizi gereklidir. Mevcut durumun şeffaflık içinde bilim insanlarıyla ve toplumla paylaşılması salgın yönetimine güveni ve önlemlere uyumu arttıracaktır. Pandemi ortamında yayılan yanlış bilginin, onunla baş edemeyecek durumdaki bireyleri etkilemesinin önüne geçilmesi, risk yönetimi ve iletişimin güçlü bir biçimde uygulanması ödevi temel olarak salgın yönetiminindir. Pandeminin başlangıcından bu yana, salgın yönetimini değerlendiren halk sağlığı uzmanları, ilgililere sundukları raporlarda yapılan etkinlikleri yorumlamış, ileriye yönelik öneriler sunmuşlardır. Aşağıda bu raporlardan önemli alıntılar paylaşılmıştır:
Ne var ki, salgın yönetimi, epidemiyolojik verilerin ve bağışıklama sürveyansı verilerinin raporlanması ve kamuoyuyla paylaşımında katılımcı ve şeffaf olmayan uygulamalar içinde olmuştur. İlgili yol gösterici Halk Sağlığı Uzmanlık Derneği raporları ile TTB açıklamaları salgının başından bu yana göz ardı edilmiştir. Türkiye’de sürdürülen pandemi yönetim uygulamaları, nedeni anlaşılmaz bir halde, Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği tutumu sergilemekten uzaktır.
COVID-19 pandemisinde ülkemizde vaka tanımı, hastalık tanısı, ölüm nedeninin kaydı ile ilgili sorunlar yaşanmakta, yapılan uygulamalarda DSÖ tarafından geliştirilerek yayınlanmış rehbere uyulmamaktadır (10, 11)
Bu rehber ülkelerde yapılan kayıtların standart olmasını sağlamak için geliştirilmiştir. Buna uymayan kayıt sistemi uluslararası kurallara uygun olmadığından durumla ilgili veriler bir anlam taşımamakta, ülkeler arasında bir karşılaştırma yapılmasına engel olmaktadır.
HASUDER 09 Nisan 2020’de “Bugün hastalık kodlama, COVID-19 hasta ve ölüm bildirimlerindeki sorunların şeffaflıkla tartışılmaması ve gerekli iyileştirmelerin yapılmaması pandemi yönetimi sırasında en önemli gereksinim olan güven ortamının zedelenmesi ve bu konudaki kazanımların da kaybedilmesi ile sonuçlanabilir” uyarısını yapma gereği duymuştur (12).
COVID-19 aşılarının kullanıma girmesi sürecinin başında DSÖ, ülkelerin yapması gereken hazırlıklara ilişkin de bilgi paylaşmıştır (13):
geliştirilmelidir.
Bağışıklama hizmetlerinin değerlendirilmesinde aşağıdaki değişkenler kullanılır. DSÖ’nün önerilerine göre ülkemizde salgın yönetimi tarafından gerçekleştirilen uygulamalar tabloda özetlenmiştir.
Tablo 3. Bağışıklama için önerilen ve paylaşılan değişkenler
Değişken | DSÖ’nün paylaşma önerileri | SB paylaşımı |
Yapılan aşı çeşidi sayısı | Evet | Hayır |
Doza göre aşılanma oranları | Evet | Evet, ancak, 25 Ağustos’a dek paylaşıldı, artık paylaşılmıyor |
Cinsiyete göre aşılanma oranları | Evet | Hayır |
Yere göre aşılanma oranları | Evet | Evet (İl düzeyinde paylaşılıyor; ilçe düzeyinde paylaşılmıyor) |
Yaş gruplarına göre aşılanma oranları | Evet | Hayır |
Eşlik eden bir sorunu olanlarda aşılanma durumu | Evet | Hayır |
Uzun süreli bakım altındakilerde aşılama oranları | Evet | Hayır |
Aşıya devamsızlık | Evet | Hayır |
Aşı sonrası istenmeyen etki bildirimi | Evet | Hayır |
HASUDER’nin 10 Ağustos 2021’de yayınladığı “COVID-19 pandemisinde güncel durum ve bağışıklama” değerlendirmesinde aşağıdaki saptamalar yapılmıştır (14):
Kamuyla paylaşılan hastalanma ve aşılama bilgisi yetersizdir. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği veri setinden ve karar alma, aşılamaya güven sağlamaya katkı potansiyelinden çok uzaktır. Bu haliyle belirsizliği ve tereddüdü beslemektedir. Bu tutumdan hemen vazgeçilmeli, toplanan veriler kanıta dayalı politika oluşturma ve aşı tereddüdünü önlemede kullanılmalıdır.
İllerin aşılama durumuna ilişkin sınıflandırmada mavi kategori toplum bağışıklığı sağlanmış olduğu algısı yaratma açısından yanıltıcı bir potansiyele sahiptir. Tüm nüfus içinde tamamlanmış aşılama oranlarındaki düzeye vurgu yapılmalıdır. İl ortalamalarından başka ilçeleregöre de veriler paylaşılmalıdır.
Bölgelere ve illere göre aşılama oranlarında eşitsizlik görülmektedir. Bu eşitsizliği gidermek için bağışıklama hedeflerinin gerisinde kalan illere etkin bir müdahalede bulunulmalıdır.
COVID-19’a karşı bağışıklama hizmetleri istikrarlı bir biçimde yürütül(e)memektedir. Aşı sağlama ve hizmet sunumunda sorunlar yaşanmıştır. Türkiye’de COVID-19 aşılamasının zamana göre günlük seyri Şekil 6’da sunulmuştur (15).
Birinci doz COVID-19 aşılarından herhangi biriyle aşılananların oranı 3 Eylül 2021 itibarıyla % 57,9 olup zaman içindeki seyir Şekil 7’de sunulmuştur (16).
Türkiye’de COVID-19 aşılarından herhangi biriyle tam aşılı olanların oranı 4 Eylül 2021 itibarıyla % 44,9 olup Şekil 8’de sunulmuştur (17).
Birleşik Krallık ve Almanya’da tama aşılı hale getirilebilenlerin sıklığı Türkiye’deki sıklığın yaklaşık 1,5 katı olup Şekil 9’da sunulmuştur. (18).
COVID-19’a karşı bağışıklama hizmetlerinde Türkiye’deki yetersizliğe kısıtlamanın olmadığı bir turizm sezonu/yazla birlikte- kamuoyuyla paylaşılan verilerin kısıtlılığını da göz önüne tutarak- Delta varyantının baskın olduğu bir yeni dalgayı engelleyemediği gibi, ölümleri de Birleşik Krallık ve Almanya’daki duruma benzer biçimde engelleyememiş görünmektedir (Şekil 10) Türkiye’de 18 yaş üstü nüfusun aşılanma durumu, Şekil 11’de pandemiyle mücadelede zaaf yaratacak (tek doz aşı koruyucu değildir) bir yanlış güven telkiniyle sunulmaktadır. Aşılamanın gerekli olduğu, ancak yeterli olmadığı- ilaç dışı önlemlere sıkı biçimde devam etmek gerekliliği ortada iken, “mavi kategoriye” geçmek söylemiyle infodemiye katkıda bulunulmuştur. Türkiye’de COVID-19 aşılamasına 14 Ocak’ta başlanmış ise de geçen sürede toplumu koruyacak etkin bir bağışıklama hizmeti sunul(a)mamasının sonuçları son hastalık pikinde, hastalık artış eğrisine paralel ölüm eğrisiyle görünürlük kazanmıştır.
Şekil 10. Türkiye’de Yeni Koronavirüs olgularını ve ölümlerinin zamana göre dağılımı (19)
İnfodemi; pandeminin yıkıcı etkisiyle mücadelede toplumun salgın yönetimiyle işbirliği içinde sürece katılmasının önünde potansiyel bir tehdit olarak görülmüş ve infodemiyle mücadele için öneriler hazırlık rehberlerinde ve haberleştirme ilkelerinde sık sık vurgulanmıştır.
Ne var ki, salgın yönetimi, infodemiyle mücadelede de; DSÖ önerileriyle çelişen biçimde, toplum temsilcilerini ve meslek örgütlerini yönetime katma, şeffaflık ve kayıt tutmada yetersiz kalmış; gerçekliği eksik ve geç bilgi paylaşımlarıyla belirsizliğin büyümesine katkıda bulunmuş, bulunmaya devam etmektedir. Belirsizlik kaygıyı büyütmüş, güveni azaltmıştır.
Belirsizlik, güvensizlik, aşı kararsızlığını büyütmektedir.
Salgın yönetimi, toplumu salgınla mücadeleye katmak için, etkisizliği her gün yeniden gözlenen müdahale stratejisini sürdürmektedir. Hastalık ve aşılama ile ilgili yeterli bilgiyi paylaşmaması aşı kararsızlığını artırmakta ve aşı kararsızlığı ile mücadeleyi hukuki zemine taşımaktan kaçınmaktadır. Bu hali ile salgın yönetimindeki tercihler salgının kontrolüne değil, salgının sürdürülmesine katkı sağlamaktadır.
18. Türkiye ve Kimi Ülkelerde tam aşılı olanların sıklığı, https://ourworldindata.org/covidvaccinations
HASUDER Bulaşıcı Hastalıklar Çalışma Grubu adına; hazırlayanlar:
Prof.Dr.Muzaffer Eskiocak
Prof.Dr.C.Tayyar Şaşmaz
Prof.Dr.Tuğrul Erbaydar
Prof.Dr.Ayşen Bulut